6 Temmuz 2011 Çarşamba

mavi sarhoşluğu





Kuzey Afrika’da turistik açıdan ilgi merkezi olan ülkelerinden biri olan Fas, aklımızda sarı-(hatta altın sarısı)-kırmızı tonlarıyla ve geleneksel mimarisiyle aklımızda yer etmiş bir ülke. Aslında turistik açıdan ekmeğini burdan yediği de söylenebilir.
Fakat Chefchaoen’de durumlar biraz değişik. 




Fas’ın kuzeybatısındaki bu kent tamamen çivit mavisi.. Rif Dağları’nın eteğinde uzanan bu kentte, yollar-evler,duvarlar-dükkanlar.. Kısacası aklınıza gelebilecek her yer masmavi!

Her zaman kentlerin, kasabaların –aslına bakarsanız tüm yerleşim yerlerinin- tek renk olmasına karşı oldum. Tek başına ne kadar zevksiz görünse de bir araya gelmiş rengarenk yapılar bir yaşam alanını her zaman daha canlı, daha insani ve daha kimlikli kılıyor. Fakat Chefchaoen’in fotoğraflarını gördükten sonra bu konuda biraz daha ılımlı olunabileceğini fark ettim. İstanbul gibi çoğunlukla gri ya da rengi solmuş beton bloklara maruz kalınan bir yer değil elbette ama Chefchaoen gibi capcanlı bir renge itirazım olmazdı.




Chefchaoen 1471’de Yahudiler’in sığınmak amaçlı kurduğu eski bir kent. Kentin masmavi olmasının temel nedeni de bu. Tevrat’a göre, İsrailoğullarının ibadet kıyafetlerinin dört köşesinden sarkması gereken püsküllerin thelet ya da tekhelet rengi iplerle burulması gerekiyormuş ve bu boya da hilazon adı verilen kabuklu bir deniz canlısından elde ediliyormuş. Chefchaoen’in rengi de bu hayvandan elde edilen tekhelet’e dayanıyor. Fakat tahmin edileceği gibi günümüzde kentin Yahudi nüfusu azalmış ve tekhelet denilen bu boya da günümüzde artık ulaşılabilir değil. 

Yine de kenti maviye boyama geleneği yüzyıllarca sürmüş. Günümüzde mavi pigment, kutularla-çantalarla kentin dört bir tarafında satılıyor ve kent sakinleri evlerini, saksılarını, balkonlarını, kapılarını, merdivenlerini, gözünüzün alacağı her insan yapısını bu maviye boyamaya devam ediyor. Pek çok evde, iç mekanların da maviye boyanması yaygın. Yalnızca geleneksel tekhelet mavisinden biraz uzaklaşıp yelpazenin genişlediği görülüyor. Yine de mavinin tonları o kadar iç içe girmiş ve şehri kaplamış ki, genel etkisinden bir şey yitirmediği belli oluyor. 
Hatta fotoğraflarına bakılırsa, bu kente özgü el yapımı ürünlerle, tüm bu atmosferin içinde şahane bir renk yelpazesi oluşmuş. Bu kendine has havası sayesinde pek çok (çoğu İspanyollar’dan oluşan) turist çeken Chefchaoen, tatil günlerinde dolup taşıyormuş.
Şu anda Chefchaoen'in mavi çehresini koruyan şey hala gelenekler değil de turizmse bile, dünyanın bir yerinde bu kadar inatçı bir kentin olduğunu bilmek şahane. En kısa zamanda da yerinde görmek dileğiyle!