26 Ağustos 2011 Cuma

plastik şişelerden sera yapmak mümkün mü?



Neden olmasın?
Sera dediğimiz şey aslında -çok profesyonel, cam seraları dışında tutarsak- demir iskeletler üzerini plastik brandalarla kaplayarak elde edilmiyor mu? Eğer amaç, belirli bir alanda, hava koşullarını belli oranlarda bertaraf edip, içeride daha ılıman bir iklim elde ederek bitki yetiştirmekse, benzer bir etkiyi plastik şişelerle de sağlamak neden mümkün olmasın?
Hani şu her gün tükettiğimiz, sonra çöpe gönderdiğimiz milyonlarca plastik şişe.. Madem onları tüketmekten geri duramıyoruz ve madem her gün çöp yığınlarına milyonlarcasını gönderiyoruz insan evlatları olarak.. Onları daha faydalı kullanmak iyi olmaz mıydı? 
Birilerinin, bir takım tesislerde çöplerimizi tek tek karıştırarak aralarından plastik şişeleri ayırması ve geri dönüşüme göndermesi yeterli bir çözüm olmadığı gibi, bizim kendi imkanlarımızla onları daha yararlı kullanmaya çalışmamız da ne tam olarak işe yarayacak ne de bizi daha masum yapacak. Yine de eğer döngüyü değiştirmek şimdilik elimizden gelmiyorsa, şu milyonlarca yıl daha kurtulamayacağımız plastik şişe lanetini daha sağlıklı besinler tüketebilmek ve bir anlamda kendi geri dönüşümümüzü sağlamak için kullanmamız iyi bir adım olabilir gibi geliyor.
Eğer küçük de olsa sera için ayırabileceğiniz bir alanınız varsa ve şişe toplayabilecek kadar (ki yalnızca kendi tükettiklerinizi bir kenara ayırmanız bile son derece etkili olacaktır) sabrınız varsa, kendi seranızı inşa edememeniz için hiçbir neden yok.
Dikkat edilecek en önemli nokta şişelerin -tercihen 2 litrelik olanlar- aynı boyda olması. Yeterince şişe biriktirdikten sonra, seranın boyutlarına göre ahşap ve çok basit bir iskelet yapmak gerekiyor. Sonrası gerçekten çocuk oyuncağı. Yapılacak tüm şey; şişeler düzgün dursun diye bir çubuğa ya da ipten yapılmış bir iskelete geçirebilmek için şişelerin diplerinin kesilmesi ve upuzun bir boruymuş gibi birbirlerinin üzerine -iskeletin boyu kadar- geçirilmesinden ibaret. Bu diziler yanyana getirildiğinde seranın duvarını elde etmiş oluyorsunuz. Aynı işlemi seranın kapısı ve tavanı için de uygulamak gerekiyor.
Eskiden ana sınıflarında boncuk makarnalardan yaptığımız kolyeler gibi tıpkı.. İpe dizilmiş şişeler.. Ve seranız hazır! Üstelik yok denecek kadar az bir maliyetle!
Gerisi küçük seranızda ne yetiştireceğinize karar vermeye kalıyor..

8 Ağustos 2011 Pazartesi

Kadınlar için Kerpiç / Adobe for Women



Adobe for Women, Meksika’nın Oaxaca eyaletinde yürütülen ve yaşamlarını zor şartlar altında yürütmeye çalışan kadınlar için yola çıkılmış bir proje. Başlangıçta zor durumda olan yirmi kadına ev edindirmeyi amaçlayan projeyi, iki genç mimarlık firması yürütüyor. Tamamen kerpiçten, enerji tasarruflu ve sürdürülebilir olarak tasarlanan bu evlerin her aşaması, mimarlık firmalarının desteğiyle birlikte tamamen kadınların ve yakınlarının el emekleriyle ilerliyor. 
Proje, kadınlara ev edindirmenin yanında, tüm bu inşa sürecinde kendi hayatlarına sahip çıkabileceklerini ve ellerindeki gücü görmelerini sağlamayı amaçlıyor. Projenin ilhamını ise bundan yirmi yıl önce Meksikalı mimar Juan Jose Santibanez’in, yirmi kadını ev sahibi yaptığı eski bir projeden almışlar. Bugünkü projede işler yolunda giderse sayının artırılması amaçlanıyor. Evlerin inşasına başlamadan önce ilk aşama elbette kerpiçlerin yapılması. 

2011’in mart ayında ilk ev için işe koyulmuşlar. Çevre topraklardan elde ettikleri 40 bin kerpiç tuğla ise ilk üretimleri olmuş. Zaten evlerin inşasında daha çok çevrelerinde bulunan ve inşaat için elverişli malzemeleri kullanmayı amaçlıyorlar, en çok yararlandıkları da toprak ve bambu ağaçları. 
Enerji tasarruflu olarak tasarlanan bu doğayla uyumlu evlerin maliyeti de oldukça düşük. Her bir ev yalnızca 3830, 84 Euro –ki sitelerinde bu rakamla ilgili verdikleri çarpıcı örnekler var. Örneğin bu maliyetle Paris ya da Amsterdam gibi bir kentte yalnızca yarım metrekare, Baltık kentlerinde ise bir metrekare bir alan inşa edilebiliyormuş yalnızca.-  
Projenin bugün geldiği noktada sekiz evin inşası halihazırda sürüyor. Fakat henüz hiçbiri bitmiş değil.  Bütün bu gelişmeler, pek çok gönüllünün projeye katılımıyla sağlanmış. Hem maddi anlamda hem de inşaat aşamasında fizik güç olarak pek çok yardım almayı başarmışlar.
Oaxaca’nın San juan Mixtepec isimli yerleşim yerinde son yıllarda artan, erkek nüfusun ailelerine destek ya da daha iyi yaşam şartları için göçü; çoğunun geri dönmemesiyle ve bu yüzden kadınların çocuklarıyla başbaşa kalıp, yaşamlarına zor şartlar altında devam etmek zorunda kalmasıyla sonuçlanmış. Bu projeye dahil olabilen kadınlarsa, kendi yaşamlarını değiştirme gücünü, projenin ve gönüllülerin desteğiyle bulabiliyorlar.


Evlerin basit, dikdörtgen bir planı var ve başlıca iki bölümden oluşuyor: kişisel alan ve genel alan. Her biri kesişen kemerlerle birbirinden ayrılıyor ve bu açık bağlantı sayesinde ev sahibine kullanabileceği daha fazla alan kalıyor. Veranda ise evin mutfağa bağlı bir uzantısı gibi tasarlanmış. Tamamen bambu ve ahşap kullanılarak yapılması öngörülüyor.

Evlerde güneş enerjisinin tüm avantajlarından faydalanılması amaçlanıyor, küçük solar panellerle güneş enerjisinin elektrik için de kullanılması planlar arasında. Bu şekilde bir kullanımla, 4 ampul, bir televizyon ve bir radyo çalıştırılabilmesi mümkün oluyormuş.
Aynı şekilde çatıdan gelen yağmur suları biriktirilip çakıl taşları-bitkiler ve kömürle arındırılıyor. Elde edilen gri su mutfak, banyo ve bahçede kullanılabiliyor. Tuvaletler ise kompost tuvalet olarak tasarlanıyor. Mutfaklar ise geleneksellikten yana. Normal ocaklara göre çok daha az odun yakmaya neden olacak, çamur ve kumla yapılmış, kendi bacası olan geleneksel bir ocak (Estufa lorena) kullanılması öngörülüyor.
Proje evlerinin yapımları sürüyor, umarım sürmeye d edevam edecek. Fakat bunun için -evler her ne kadar ekonomik de olsa- maddi desteğe ihtiyaçları var ve ilerlemelerini biraz da işin bu yanı belirleyecek. Dileğim, bir an önce ilk yirmi konutun bitirilmesinin ardından, belki de bu projenin gelenekselleşip, gün geçtikçe daha fazla kadına yardımcı olması. Aşağıda ev yapılacak kadınlardan birinin, Lucila Ramirez Chaves'in mektubu var. Durumun bu kadar açık ve net ifade edildiği çok az görülebilir belki de:



“32 yaşındayım ve kasabanın merkezinde yaşıyorum. Kocam öldü, ben ise dört çocuğumla yaşıyorum ve tarlalarda çalışıyorum. Bir evim yok, kayınvalidemin evinde kalıyoruz. Zaman zaman beni incitiyor, kızlarımı tembel oldukları için azarlıyor. Projenizi duydum ve sizden yardım istiyorum. Erkek kardeşim bana bir parça arazi verdi, ölçüleri 10x15.”