27 Aralık 2011 Salı

bir gün..


yılbaşı geliyor, herkes, her yer yeni yıl havasına girdi bile.. bloglar yeni yıl dilekleri ve eski yılın z raporlarıyla dolu.. buraya yazılacak da çok şey birikti ama yoğunluk kisvesi altındaki tembelliğim yüzünden başına varamıyorum bir süredir.
bugün yarın buraya yeni bir yazı yazılacaktı aslında ama madem tüm motivasyon bal kabağına dönüştü.. bu sayfayı açan herkesi şöyle bir durup düşündürecek bir post olsun bu yalnızca.. ve şöyle başlasın:
günlerimizin, hayatta yaşanacak saatlerimizin o kadar büyük kısmını -sadece yaşamımızı sürdürebilmek için- kiralıyoruz ki.. geriye pek de bir şey kalmıyor evlerimizden başka nefes aldıracak. o zaman, diyelim ki madem olaylar bu minvalde gelişiyor elde olmadan; yeni yılda herkesin başını sokacak bir çatısı olsun olmasına da.. o çatının altındaki ev o insanların elleriyle yapılsın.. her yanlarında parmak izleri olsun, her yanlarına renkleri değsin, kokuları sinsin.. yuva olsun.
elbette herkesin kendi evini kendi elleriyle inşa edebildiği bir ütopyada yaşamıyoruz.. elbette apartmanlar var, nüfus var, elbette gökyüzüne doğru çıkıyoruz sığmak için. ama kendi evlerimizi yapamıyorsak da, -ki aylardır bunun o kadar da zor olmadığını anlatıyor bu blog- evlerimize kendi elimizi değdirmemiz inanın hiç zor değil. bu bloğun yeni yıldan tek dileği o olsun o zaman: herkesin rengi, evine bulaşsın.. ki o evde o insanın yaşadığını hep bilelim, ki insanca yaşadığımızı bilelim.. mutlu yıllar..