7 Haziran 2012 Perşembe

Seyyar Bir Hayat İçin Daha Fazla Karavan!


On altı yaşımdan beri sırtımda çantamla, rutin şehirlerarası yolculuklarda seyyar bir insan oldum, o kadar ki uzun zaman boyunca, insanlar beni sırt çantamsız düşünemez oldular.. Seyyar bir hayatın -her türlü sıkıntısına ve konforsuzluğuna rağmen- her zaman ayrı bir tadı vardır. Belki de bu yüzden ne zaman bir karavana rastlasam ağzım açık bakakalırım ve  çok özenirim..
Kendi evini yapmak, neresinde ne olacağına, neresinin nasıl olacağına karar verebilmek, her yanına parmak izlerinin karışması şüphesiz büyüleyici bir şey. En az bunun kadar büyüleyici başka bir şey daha varsa, o da kendi evini peşinde taşıyabilme lüksü olmalı. Bunu sağlayabilmenin bir eve yüz binlerce lira yatırıp dört duvar arasına sıkışmaktan çok daha kolay olabilmesi ise, modern yaşamın bize sağladığı nadir konforlardan olsa gerek.. Bir karavan edinmekle işe başlayabilir sonra dünya kazan biz kepçe gezebiliriz, daha iyisini bilen varsa söylesin!
Elbette gerekli miktarda parayı toplayıp bir karavan satın alınarak yollara düşülebilir, konaklanacak ya da yaşanacak şahane yerler bulunabilir. Bu, standart yol. Ama biliyor muydunuz karavanınız da tamamen size özel, sizin ellerinizden çıkmış olabilir? İnternetten bununla ilgili çok sayıda kaynak bulabilmeniz ya da kitap edinebilmeniz mümkün. Kendi karavanını kendin yapmak konusunda benim çok beğendiğim ve birbirinden çok farklı iki tür var. Yazıyı fazla uzun tutmamak için yalnızca bahsettiğim iki türe değinmek istiyorum.





Bunlardan biri "Vardo" diye de anılan ama daha çok "Gypsy Wagon" adıyla bilinen ahşap karavanlar.. Bana kalırsa bunlar, el yapımı olanların en iyi örneklerinden. Adından da anlaşılabileceği gibi, çingenelere has bu karavanlar, farsça bir kelime olan vurdon'dan türemiş olan ve çingeneler arasında "vardo" diye teleffuz edilen isimle de biliniyor. Vardoların tarihi yaklaşık olarak 1850'lere dayanıyor ve en fazla Avrupa'da yaygınlaşmış. Çoğunlukla meşe, dişbudak, karaağaç, ceviz ve çam ağacından yapılan bu karavanlar, inşa edildikten hemen sonra oymalar ya da boyalarla süsleniyor. İşin en güzel kısmı da bu, eğlence işte burada başlıyor!






Vardoların belki başka bir yazıya konu olabilecek altı türü var. Hemen hepsinin ortak özelliği, daha çok filmlerden gördüğümüz, süsleme yoğun cepheleri ve romantik formları. Geleneksel olarak atlarla çekilen bu karavanların, bugün yapılan modelleri çoğunlukla arabalar tarafından çekiliyor olsa da, hala atlarla birlikte kullanmayı tercih edenler var.
Bahsettiğim elle yapılabilecek diğer bir tür ise, vardoların geleneksel yapısının aksine çok daha yeni bir karavan türü, "teardrop". Çok daha kompakt, tamamen işlevsel olarak düşünülüp tasarlanmış ve çok daha modern bir tür olan bu karavanlar, "gözyaşı" anlamına gelen adını, formundan alıyor. Genellikle iki yetişkinin kalabileceği bir mekan ve arkasında çok basit küçük bir mutfaktan oluşuyor.



Teardrop karavanlar llk kez 1930'larda yapılmaya başlanmış. O yıllarda çıkan bir takım dergilerde planların yayımlanmasıyla yayılan bu karavan türü, 1960'lara kadar popülerliğini korusa da, sonradan yaygınlığını yitirmiş. Fakat 1990'ların sonunda, planları bu kez internetten yayımlanmaya başlayınca yeniden popüler olmuş. Bu kompakt karavanlar, genelde mümkün olduğunca küçük yapılmaya çalışılıyor. 1.2-1.8 m. arasında değişen eni ve 2.4-3 m. arasında değişen uzunlukları var. Fakat en yaygın boyut 1.2*1.5 m. Tekerleri genellikle ana gövdenin dışında kalıyor. Boyutları ve kullanılan malzeme itibariyle oldukça hafif olmaları kullanım kolaylığı sağlıyor, ağırlıkları ortalama  450 kilonun altında. Böylece pek çok araçla taşınabiliyor ve yakıt tasarrufu da sağlıyor. Aynı zamanda inşası da çok kolay. Günümüzdeki hafif ve ekonomik malzeme çeşitliliği elbette teardrop karavanlar için çok büyük avantaj. Hangi malzemeleri kullanabileceğiniz ve aşama aşama neler yapmanız gerektiği ile ilgili pek çok yöntem gösteren siteler ve kitaplar var. Benim de fotoğraflarından yararlandığım bu sayfada fotoğraflı çok iyi bir anlatıma ulaşabilirsiniz.









Şu dünyada bu kadar şahane, bu kadar çok yer varken gezilip görülecek, bir hayatın içine tıkılıp hepsinden bihaber yaşayıp gitmek, düşününce o kadar mantıksız geliyor ki ister teardrop ister vardo, isterse sıradan bir karavan olsun, insan geçirdiği vakti boşa harcamamalı gibi geliyor. Kendim de dahil, hepimize yollarda geçirecek uzun ve keyifli, dört duvar arasına sıkıştırılmamış zamanlar diliyorum.