30 Ocak 2013 Çarşamba

Başka Bir Tasarım Mümkün



Burası Tokyo’da Japon mimar Ryue Nishizawa tarafından tasarlanmış bir ev. Benim için önemi ise, şehrin tam ortasında bu kadar iç ferahlatıcı, yemyeşil, içine girsem de tüm gün çıkmasam isteği uyandıran bir yer olarak tasarlanabilmiş olması. Etrafındaki dümdüz apartman daireleri arasında nasıl da ayrışmış, nasıl da başka bir hayatın mümkün olduğunun altını çiziyor fosforlu kalemle..

Yalnızca 4 metre genişliğindeki evin bu dar alanı, tamamı camdan oluşan duvarlarla oldukça aydınlık ve ferah olabilmiş. Dört katlı yapının her bir yanına, odalar, katlar arasına ufak ufak bahçeler serpiştirilmiş. Böylece hem yemyeşil bir yaşam alanı sağlanmış, hem de cam duvarlara karşılık, içerinin mahremiyeti korunmaya çalışılmış. Bir tür yeşil perde.. Perde demişken, gerek içerinin mahremiyetini korumak, gerek fazla günışığından korunmak için yapıyı dıştan dolanan perdeler de var.
İçerisi etrafındaki yüksek yapılara ragmen, bu transparan duvarlar sayesinde maksimum günışığıyla aydınlanabiliyor. Her oda, oturma odası, yatak odası hatta banyo, kendi minik bahçesine sahip. Böylece insanlar günlük hayatlarının tadını, dışarı çıkıp soluklanabilmek, kitap okuyabilmek, dinlenebilmek için şehirde (şayet bahçe katında yaşamıyorsanız) pek de rastlanamayan dingin alanlardan yararlanabiliyor.
Merdivenler spiral şekilde yapı boyunca yükseliyor ve yeşillikler arasında ince bir beton zemine oturtulmuş bahçeler arasında dolanıyor.
Işin en güzel yanı işte bu minik bahçeler. Bahçe ve balkonlar öyle tasarlanmış ki, dördüncü katta bile bahçe katında yaşıyormuş gibi özgürce tadını çıkarılabilecek dış mekanlar var. İster işten dönüp bir şeyler içip kafanızı rahatlatın, ister outrun kitabınızı okuyup kafanızı boşaltın ya da arkadaşlarınızı toplayıp sohbet edin. Fotoğraflara bakıp da bu tasarımın gerçekten etkileyici olduğunu inkar etmek mümkün mü?
Şehirde yaşamaktan bir türlü vazgeçemiyoruz. Belki ekmek derdi, belki de aslında ne kadar şikayet etsek de şehrin sağladığı imkanlar.. peki ya bizden götürdükleri? Işte bu dinginliği götürüyor şehir hayatı, ama bu tarz tasarımlar sayesinde görüyoruz ki aslında hiç de öyle olmak zorunda değil. Aslında akıllıca tasarımlarla, çok küçük alanlarda bile özgürce hayatın tadını hissedebileceğimiz yaşam alanlarımız olabilir. Haksız mıyım?

Fotoğraflar: Iwan Baan

2 Ocak 2013 Çarşamba

yeni yıl, yeni pencereler..

Dilerim ki yeni yılda hepimiz kendi ellerimizle boyadığımız, şekillendirdiğimiz rengarenk pencerelerden bakalım dünyaya..

"(...) bir insan pencereden sarkıp kolunun erişebileceği uzaklıktaki duvarı kazıyabilmeli, uzun bir fırça alıp dışarıda kolunun uzanabildiği her yeri boyayabilmelidir. Böylece sokaktan bakan herhangi biri için de orada hapsedilmiş, köleleştirilmiş, sıradanlaştırılmış kapı komşusundan farklı birinin yaşadığı görülmelidir."