23 Nisan 2016 Cumartesi

insan müdahalesine bir yara bandı: yeşil geçitler

almanya/birkenau

çoğalma/yayılma bir doğa yasasıdır ve insan evladı olarak bizler de diğer canlılar kadar üreme amaçlı güdülerle hayatımızı sürdürüyoruz. öte yandan bu işi bu kadar ciddiye alan ve dahi abartan başka bir tür daha var mı bilmiyorum. maalesef o kadar üredik ve dolayısıyla tüketime/yayılıma o kadar ihtiyaç duyduk ki; bizim üreme güdümüz diğer türlerin üremelerini engellemeye, soylarını tüketmeye başladı. yerlerimize sığamaz olduk; binalar diktik. şehirlere sığmaz olduk; yeni şehirler kurduk. sonra tuttuk bunları birbirine bağlayan duble yollar yapmakla övünülen zamanlara geldik. bir ütopyanın peşinden koşup yol yapılmasın diyecek değilim ama her şeyin de bir şeyi var canım! (ha ama bana kalsa tüm otobanlar yıkılsın yapanlar altında kalsın o ayrı..)

hollanda'dan bir yeşil geçit
o duble yollar, ücretli otobanlar, çevre yolları kentlerin (halihazırda zaten tahribatın dibine vuran yerleşkelerimizin yani) içinden değil, onların çevresinde kalmış parça pinçik yeşil alanlardan geçiyor. evet son hız konforlu seyahat etmekten şikayet etmiyoruz belki ama çok önemli bir gerçeği gözardı ediyoruz: hayvanlar..
kanada/alberta. banff ulusal parkı

evet otoban inşalarında çok sayıda ağaç kesiliyor, evet büyük araziler kamulaştırılıp asfalta betona gömülüyor ama yalnızca bu kadarla sınırlı değil; bu yollar aynı zamanda doğal bir alanı alanı ikiye bölüyor. başka bir deyişle hayvanları bölünmüş bir toprak parçasına hapsederek bir yandan diğer yana geçmesi gereken hayvanların hayatını tehlikeye atıyor. hepimiz otoban kenarında araba çarpmış bir hayvana rastlamışızdır değil mi? işte bu hayvanlar diğer yana geçmeye çalışırken, sırf biz parasını ödeyip kaymak gibi asfaltta gaza basabiliyoruz diye hayatlarını kaybediyor.

hollanda'dan bir ekodük :)

örneğin amerika'da beyaz kuyruklu geyiklerin, florida panterlerinin ve siyah ayıların nüfusu bu yüzden hızla azalmış. (ayrıca bu trafik kazaları hatırı sayılır derecede insan hayatıyla da oynuyor)
Tam da bu rakamları düşürmek ve bu dolaylı insan-hayvan etkileşiminde zararı en aza indirgemek için bir yöntem bulundu; yeşil geçitler. bu geçitleri basit olarak hayvan üst geçitleri gibi düşünebilirsiniz. öyle bir üst geçit düşünün ki, altından otoban geçiyor fakat üstte ağaçlık yemyeşil bir üstgeçit var, böylece hayvanlar bu yolları kullanarak yiyecek, içecek, barınak, üreme gibi ihtiyaçlarını karşılamak için güven içinde diğer tarafa geçebiliyor. bu üst geçitlere hayvan köprüsü, yeşil köprü, yaban hayatı geçitleri, ekodük (viyadükten geliyor) gibi çeşitli isimler verilmiş.

belçika
ilk örneği 1950'lerde fransada yapılmış. (belki de bu yüzden en çok avrupada yaygın. özellikle de kuzey avrupa'da.) örneğin yalnızca hollanda'da 600'den fazla yeşil geçit var. avrupa'dan sonra ise en çok amerika ve kanada'da mevcut. buradaki geçitlerden ayılar, ren geyikleri, kanada geyikleri, keçiler, kurtlar ve daha pek çok farklı tür geçiyor.

new jersey


bizim ülkede ise yeşil geçit yok ama "yeşil yol" filan diye göz boyayıcı yalan bir isimle geriye kalan son doğal alanlarımızı da ranta açmaya çalışanlar var. 2000+ rakımlı yaylaları birbirine bağlayıp kilometrelerce uzunlukta bir rant planı yapmaya akılları çalışıyor fakat izmit istanbul arasında bir yeşil geçit yapmayı akıl etmeyebiliyorlar. ya da şile yolunda, ya da işte ortasından yol geçmek durumunda kalmış her alanda. sonra vay efendim domuzlar yüzerek karşıdan karşıya geçiyor eyvah ne yapsak.. yaptıklarını aldıkları oylara dayanarak savunan iktidara sormalı; yol yaparken girdikleri arazilerdeki ayıların, domuzların, geyiklerin, yılanların oy hakkı da var mı?

amerika/montana


amerika/washington

new jersey


hollanda