23 Temmuz 2013 Salı

Danimarka'da bir işgal deneyimi: Christiania



Gezi direnişi başladı başlayalı hayatımızda çok çalkantılı dönemler geçirdik hep birlikte. blog da yazılardan mahrum kaldı. o yüzden dönüşü, bir işgal alanı Christiania ile yapmak istedim. Christiania, Kopenhag'ın orta yerinde taa 1971'de çevre halkı tarafından alternatif ve daha yeşil bir yaşam için işgal edilmiş ve günümüze kadar bu yaşamı sürdürebilmiş bir kasaba. Artık özerk bir yönetime kavuşabilmiş ve kendi kurallarıyla kendi kanunlarıyla, bugün durduğumuz yerden hevesle bakabildiğimiz bir yaşamı başarıyla oturtabilmiş bir komün.
Christiania’nın çalkantılı tarihi 1971’de bir grup insanın, önceleri askeri alan olarak kullanılan ve terk edilmiş barakaları çevreleyen tel örgüleri aşıp bu alanı işgal etmesiyle başlamış. Talepleri; bölgenin çocukların da oynayabileceği, yetişkinlerin de vakit geçirebileceği bir yeşil alan olarak kullanılmasıymış. Aynı yıl, alternatif bir gazetede, buradaki terk edilmiş barakaların, maddi yetersizlikler nedeniyle  genç insanların yaşayacağı evler olarak kullanılabileceği üzerine bir makale yayımlanmış. Makale, çevrede bulunan ve komün hayatına dayalı farklı bir yaşam dileyen, özgürlük isteyen insanların bölgeye akın etmesine neden olmuş. Bu büyük talebin önüne geçemeyen devlet ve bölge yerleşimcileri, bu alanı tanımak zorunda kalmış. Makalenin yazarı Jacob Ludvigsen, aynı yıl bu kendi kendini yöneten komünün açılışını yapmış.


Öyle bir kararlılık ve başarıdan söz ediyoruz ki kırk yılı aşkın süredir bu insanlar orada yaşıyorlar, sayıları yaklaşık 1000’i buluyor ve kendi imkanlarıyla burada alternatif bir yaşamı sürdürebiliyorlar. tam 34 hektarlık bir alan! İşin en güzel yanlarından biri de bu alanın, başkentin merkezine çok yakın olması, kesinlikle gözardı edilebilir, izole bir yerde değil. Aksine neredeyse kentin göbeğinde diyebiliriz.. Avrupa’nın neredeyse en tutarlı ve bugüne kadar başarıyla ayakta durabilmiş tek hippi hareketi denebilir bu yüzden.


Christiania sakinleri, evlerini tamamen kendileri tasarlamışlar. Evler için kendi aralarında komüne giden kiralar ödüyorlar, su ve elektrik içinse belediyeye ödeme yapıyorlar. Geçimlerini ise kendi restoranları, kendi üretimleri bisiklet ve diğer malzemelerle yapıyorlar. Evlerin ve kasabanın fotoğraflarına bile bakmak -şahsen beni- çok fazla heyecanlandırıyor. İçerideki yaşam ruhu, duvarlara, yollara, tabelalara, her ama her şeye yansımış! aksi de mümkün değil sanırım..


Kendi elleriyle dönüştürdükleri barakalar gerçekten insana yaşam enerjisi verecek türden. İçinde bulunan göl ve yeşillikler, hem yetişkinler hem de çocuklar için şehrin ortasında keyifle vakit geçirebilecekleri bir alan. Turistler için olduğu kadar, alternatif gösteriler, sergiler, konserler ve paneller için de bir çekim noktası.
Yine de elbette bu işgal süreci yaşadığı 40 yıl süresince çeşitli sorunlarla başa çıkmak zorunda kalmış. Yasadışı maddeler satıldığı gerekçesiyle güvenli olmadığı yolundaki söylentiler, hükümet ve belediyeyle yaşanan idari çatışmalar gibi sorunlar elbette olmuş. Fakat 2011’de, bölgenin ele geçirilmesinin 40. Yıldönümünde, komün bölgeyi satın alarak legal bir noktaya taşımış kendini. 

Chsirtiania yapımı özel bisikletler

Peki bölgede başka neler yapılıyor? Meditasyon ve yoga Christiania sakinlerinin en popüler aktivitelerden. Danimarka ve İsveç çapında meşhur Solvognen isimli bir tiyatro grupları var. Pek çok malzemeyi elleriyle üretip hem kişisel kullanım, hem de satış için kullanıyor, böylece gelir elde ediyorlar. kendi içlerindeki güvenlik kurallarını ve denetimi de başarıyla sağladıkları için bu topluluk, bugün Danimarkalılar arasında başarılı bir sosyal deneyim olarak addediliyor. Danimarka yönetiminin kurallarını geçerli saymıyorlar, bu yüzden tüm sorumluluk ve dolayısıyla başarı da bölge yerleşenlerine ait.


Christiania’daki işletmelerse şöyle:
Byens Lys
Yerel sinema ve konferans salonu
Christiania Bikes
Ünlü Christiania ve Pedersen bisikletlerinin üretildiği dükkan.
Christiania Børneteater/Christiania Jazz Club
Caz klüp.
Christiania Merchandise
Hediyelik eşya dükkanı
Christiania Radio
Yerel radyo istasyonu
Christiania TV
Yerel televizyon istasyonu
Grønsagen
Organik sebze meyve marketi ve küçük bir büfe
Indkøbscentralen
Fair trade ve organic ürünlerin satıldığı, 2000’I aşkın organic ürünle Danimarka’nın alanında en iyi olan marketi.
Morgenstedet
Organik ürünlerle yapılan yemeklerin servis edildiği vejeteryan restoran.
Kvindesmedien
Kadın demirciler dükkanı
Musikloppen
1973’te caz klübü olarak kurulmuş ve sonrasında popüler bir yer haline gelmiş müzik salonu. Underground toplulukların sahne aldığı, 450 kişiye kadar alan alternatif bir buluşma noktası.
Nemoland
Kafe olarak da kullanılan ve açıkhava müziklerinin yapıldığı alan
Operaen
Christiania’nın meşhur Pusher Caddesi’nin sonunda bulunan gece klübü ve konser alanı.
Optimisten
Marangoz.
Spiseloppen
Restoran
Sunshine Bakery
7-24 açık bir fırın.
The Gray Hall
Christiania’nın en büyük konser salonu. Aynı zamanda büyük toplantılar ve alternative sergiler için de burası kullanılıyor.
The Green Hall
Christiania’nın el yapımı ürünlerinin satıldığı dükkan. Aynı zamanda küçük bi rev inşa etmek için tüm malzemeler burada bulunabiliyor.
Woodstock
Yerel pub.
Tahmin edebileceğiniz gibi, Christiania'nın kendi bayrağı da var. Kırmızı zemin üzerine 3 tane sarı nokta. bu üç sarı nokta, ismindeki i harflerini temsil ediyor. Renkler ise özellikle seçilmemiş, daha önce askeri barakalarda bırakılmış ve o sırada bol bulunan renkler olduğu için sarı ve kırmızıyı seçmek durumunda kalmışlar :) 


Aynı zamanda resmi olmayan bir marşları da var, 1976'da Tom Lunden'in grubu Bifrost isimli grubun söylediği I kan ikke slå os ihjel (Bizi Öldüremezsiniz), bölgenin resmi olmayan marşı haline gelmiş zamanla. 



Bizim burada sürekli maruz kaldığımız devlet ve polis terörüne karşın Danimarka’da böyle bir alanın bu kadar kolay kurulabilmiş olmasına sırf “nezih bir kuzey ülkesi” olduğu için şaşırmıyor olabiliriz ama maalesef hiçbir şey o kadar kolay elde edilmiyor. Kurulma aşamasında yaşanan ve sürekli devlet tarafından taciz bahaneleri bulunmasının yanısıra, neredeyse 40. Yılına yaklaştığı 2007 yılında ciddi bir baskına maruz kalmış Christiania. 14 Mayıs 2007’de Devlet Orman ve Doğa Ajansı (governmental Forest and Nature Agency) yıkım için Christiania’ya girmiş. Yolları kamyonlarla kapayan yıkımcıların ardından çok sayıda polisin de içeri girmesiyle çatışmalar başlamış. Polislere taş ve havai fişek atan, barikat kuran Christianialılara karşı gaz bombaları kullanılmış. Sabaha kadar süren çatışmalarda yerleşimciler ciddi bir direniş sergileyince polis geri çekilmek durumunda kalmış (ilk geri çekilme ise, içlerinden birinin gizlice polisin ardına geçip polislere dışkı dolu torbalar atmasının ardından olmuş :)). Fakat baskının ardından içeriden ve dışarıdan 50 kişi tutuklanmış.







Bu gibi buralara nispeten çok daha hafif yaşanan pek çok soruna rağmen, bana kalırsa dile kolay 40 yıldır böyle bir komünün avrupa'nın ortasında sürdürülebiliyor olması hayal gibi. Rengarenk, kendi kendine yeten ve kendi içlerinde hiçbir sorun yaşamadan mutlu mesut hayatlarına devam edebilmeleri bana neverland gibi geliyor. Yalnızca fotoğraflarını görmek, videolarını izlemek şansı sayesinde kabul edebiliyorum gerçeği. Demek olabiliyor, demek kararlılık ve azim gerçekten en önemli şey, DEMEK BİZ DE YAPABİLİRİZ!
umarım o günleri de hep birlikte, çok da uzakta olmayan bir gelecekte göreceğiz.
o zaman gelip de tarihe kendi fotoğraflarımızı, kendi eserlerimizi kazıyacağımız dileklerimle..

4 yorum:

  1. Süper, süper, süper!!!
    Gerçekten de demek olabiliyor. Mücadeleye devam.

    YanıtlaSil
  2. aynen! çok heyecan verici! :)

    YanıtlaSil
  3. aynı şekilde düşünüyorum, gezide yaşadıklarımızı ve belki de yaşayacaklarımızı çağrıştırıyor christiania, dünya için mevcut devlet düzenleri için muhteşem bir alternatif örneği. Siz de detaylıca çok güzel anlatmışsınız, okudukça yine heyecanlandım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. evet, bu gibi deneyimlerden haberdar olabilmek bile keyif verici, kaldı ki öğrenilecek çok şey çıkabiliyor. o yüzden ben de çok heyecanlanmıştım, çok teşekkür ederim :) umarım biz de böyle yıllarca tarihe yazılacak işler yapmayı başarabiliriz :)

      Sil