bu blogda yazılara konu olan pek çok yapının mimarı; aslında formel mimarlık eğitimi almamış, yalnızca inşa etmeye gönül vermiş ve hepimize aslında yaşam alanlarımızı inşa etmek için cetvele ihtiyacımız olmadığını kanıtlayan kişiler oldu.
kişisel olarak mimarlığa olan ilgimi yıllardır bu çerçevede tutuyor olmamın yanısıra, blog vasıtasıyla aldığım yorumlar sayesinde en sıcak hisleri veren, "yuva" sıcaklığını yansıtan yapıların da bu kişiler tarafından inşa edildiğini görmüş oldum. bunun kesinlikle tesadüf olmadığına inananlardanım.
önceki yazılardan birine konu olmuş takashi kobayashi de organik formları, neredeyse kuş yuvalarını andıran stiliyle öne çıkan bir isim olmuştu. bu yazıda da "mimar" hiroshi nakamura ve takashi kobayashi'nin inşa ettiği bir "kuş yuvası"ndan söz edeceğim: "kuş yuvası / atami çay odası"
kargaların kıyafet askılarını yapı malzemesi olarak kullanmalarından etkilenen mimar nakamura, takashi kobayashi'nin, 300 yıllık bir kafur ağacının üzerine yapılacak 10 metrekarelik bir çay odası inşa etmek için kendisiyle iletişime geçmesiyle, bu ilhamını hayata geçirme imkanı bulmuş.
böylece hırsız -ama şüphesiz zeka küpü- kargalar, bu yapının da fikirsel mimarı olmuş aslında.
nakamura bu konuda "askılar yalnızca dayanıklı değil, son derece elastik ve kancaları dolayısıyla dallardan daha fazla bağlantı noktası sağlıyor" diyor ve yine kargalara atıfta bulunarak "kargalar doğal ve yapay olan iki uç arasında oradan oraya uçuşurken, fonksiyonel ve konforlu bir çevre yaratıyorlar" diye devam ediyor.
atami çay odası, japonyanın shizuoka prefektörlüğünde bir dağın okyanusa bakan yamaçlarında yer alan bir bölgede inşa edilmiş. tahmin edileceği ve görülebileceği gibi yapının ana iskeletini bu tarihi ağaç oluşturuyor.
nakamura projeyle ilgili notları arasındaki ifadede: "temel için büyük ölçekli bir kazı ya da beton kullanımı gerektirmeyecek şekilde, köklerin arasına dikkatle kazık temeller yerleştirdik." diyor ve tıpkı yuvalarını inşa ederken kuşların yaptığı gibi çeşitli bileşenleri ekleyip çıkarmak suretiyle ilerlediklerini belirtiyor. yapının ana iskeletini çelik ve ahşap oluşturmuş. bölgenin doğal koşulları gereği ağır makinelerin erişemediği dik bir yamaçta kurulduğundan, tamamen insan gücüyle yerleştirilen 3 cm çaplı çelik çubuklardan oluşturulan bir taşıma sistemi kurulmuş.
inşaatta kargalardan ilham aldıkları kadar, iç tasarımda da kırlangıç yuvalarından esinlenmişler. ziyaretçilere çalı çırpıdan inşa edilmiş duvarlara sahip bir kuş yuvasının deneyimini yaşatmayı hedeflemişler. görünüşe bakılırsa, insan elinden çıkma bir çay odası ne kadar kuş yuvasına benzeyebilirse o kadar benzemiş hakikaten.
fakat çıkış noktası ve sonuç ne kadar naif görünürse görünsün, burası aslında kai atami resorts'e bağlı bir yapı. böyle bir yerde huzurla oturup çay içmenin etkisi yüz meditasyona filan denktir kuşkusuz fakat öte yandan kafur ağacı aynı fikirde mi bilemiyor tabii insan. sen 300 yıldır kök sal, sonra gelip üstünde çay içmek için bir oda inşa etsinler. çelik çubuklar da cabası..
projenin beni bu anlamda tırmaladığını söylemem gerekiyor, diğer yandan kargalardan ve kırlangıçlardan ilham alınarak benzer deneyimlerle inşa edilmiş ve ziyaretçilere bu deneyimleri sunma konusunda epeyce başarılı olmuş böyle bir yapıyı görmezden gelmek istemedim. hatta işin ticari ve etik kısmından bağımsız fotoğraflara bakıldığında mest olmadan da duramıyor insan.
yazıya bağlı tüm fotoğraflar nakamura'nın web sitesinden alındı. çekimlerin hepsi koji fuji'ye ait.
son söz olarak kafur ağacına selam etmek isterim, kimbilir sen ne güzel kuşlara ev sahipliği yapıyorsun. biz çayımızı senin gölgende de içsek deliler gibi mutlu olmalıyız aslında. kocaman öper, sarılırım..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder