kuzey norveç'te sandhornøya adasında bulunan bu ev neredeyse dünyanın çatı katında yer alıyor. öyle ki burası kuzey ışıklarını izleyebileceğiniz ama öte yandan kuzey kutbunun çetin yaşam koşullarını da beraberinde getiren bir yer. ev hjertefølger ailesine ait. aile bu soyadını sonradan kendileri seçmiş; kalbini takip edenler anlamına geliyor. güzel bir seçim..
benjamin ve ingrid hjertefølger için bu jeodezik cam kubbe altındaki evlerini inşa etmek tam gün mesaiyi içeren iki yıllarını almış.
bu bloğun başlangıcına vesile olan simon dale ve ailesinden beridir en sevdiğim şey çocuklarıyla birlikte bir yuva hayalini gerçekleştiren aileler ve onların "yuva"ları. bu aile de aynı sıcak hisleri yaşattı, bunu yakından görebilmek için şu videoyu izlemenizi mutlaka tavsiye ederim.
Güneş enerjisi kullanan, 3 katlı, 5 odalı, bahçeli bu ev 6 kişilik bir ailenin ve dostlarının tüm ihtiyaçlarını doyasıya karşılayacak koşullara sahip. hatta normalde çok az güneş alan bir coğrafya olduğu için zor yetişen sebze ve meyveler onların kubbesi altındaki bu bahçede normalden daha sağlıklı ve uzun süre yetiştirilebiliyor.
atıklarını kompost, kirli sularını ise bahçe sulaması için kullanıyorlar. olabildiğince doğayla barışık bir yaşam alanı kurmayı başarmışlar.
güneş enerjisinden faydalanmaya yarayan jeodezik kubbe aslında onların mikro evreni gibi olmuş. içine de cob evlerini oturtmuşlar. aslında önce dostlarıyla birlikte büyük bir el (ve hatta ayak) emeğinin ürünü evi inşa edip sonrasında üzerini bu kubbe ile kaplamışlar. 8 aralık 2013'te ise yuvalarına kavuşmuşlar. peşisıra 4. çocukları da aileye katılıvermiş. eğer videoyu izlediyseniz çocukların ne kadar mutlu olduğunu görmüşsünüzdür. verilen emek karşılığını bulmuş.
ingrid hjertefølger evlerinden söz ederken inşa sürecinin yalnızca evlerini değil onları da şekillendirdiğini, bu evi inşa ederken kendi ruhlarının da şekillendiği karşılıklı bir süreçten geçtiklerini vurguluyor. her bir duvarında parmak izlerinizin olduğu bir yaşam alanı inşa etmek gerçekten dönüştürücü bir deneyim olsagerek. netice de çok güzel olmuş.
daha önce de sözünü ettiğim gibi cob evler (toprak, kil ve samandan müteşekkil) size yalnızca evi inşa etme değil ona biçim verme, onu adeta bir heykel gibi şekillendirme imkanını barındırıyor. yangına ve depreme karşı çok dayanıklı, üstelik de ucuz. bu sayede ev, dayanıklılığı ve kullanışlılığının yanısıra çocuklar ve ailenin geri kalan sakinleri için de adeta içlerinde yaşadıkları bir canlı gibi. onlara kendini açmış canlı, doğal, yaşayan bir ev.. size de miyazaki'yi hatırlatmıyor mu?
bu yaşayan evin de bir çeperi var tabii, bu jeodezik kubbe yaklaşık 15 m. çapında ve 6 mm. kalınlığında 360 panelden oluşuyor. tahmin edebileceğiniz gibi sert rüzgarlara, yoğun kar kütlelerine dayanıklı bir yapısı var. bu panelleri tutan alüminyum geri dönüştürülmüş bir malzeme. yaklaşık 100 yıl kadar minimum bakımla yaşayabilen bir dayanıklılığa sahip ve üzerindeki 11 pencere de vantilatör etkisi yaratacak şekilde tasarlanmış.
görüldüğü gibi ev aslında içi ve dışıyla oldukça eğimli, yumuşak hatlara sahip. kubbeyi oluşturan üçgen panellerin düz çizgileri de neredeyse etkisi olmayacak şekilde bu eğimli hatların etkisi altında hissedilmiyor. özetle tam da yaşamak isteyeceğim gibi bir ev. üstelik kuzey ışıklarını da izleyebiliyorsunuz, daha ne isterim ki!
evle ilgili yazıyı ingrid'in kendi yorumuyla bitirmek istiyorum:
"bu evin içinde dolaşmak başka evlerde dolaşmaktan farklı. atmosferi eşsiz. evin öyle bir dinginliği var ki neredeyse sükuneti duyar gibisiniz. açıklaması zor ama bu evi bir başkası bizim için tasarlasa ve yapsaydı ya da evin düzgün kenarları, keskin köşeleri olsaydı bu hissi duymak imkansız olurdu."
tıpkı canım hundertwasser'in de dediği gibi: "Düz çizgi yaratıcı değildir, tekrarlanan bir taklitten öteye gitmez. içinde tanrı ve insan ruhundan çok, rahatına düşkün, beyinsiz karıncası kitlesi yaşar."
*fotoğraflar inhabitat ve threehugger sitelerinden alınmıştır.
Bilgilendirme için teşekkürler, Mobo Kabin imalat ve satışlarında başarılar dileriz.
YanıtlaSil