Gregory Kloehn Kaliforniya Oakland'da yaşayan bir sanatçı. Belli ki dünyada pek çok şeyi dert eden ve bir o kadar da çözüm üretmeye çalışan, epey de çalışkan biri. Bireysel tasarım yeteneklerini evsiz insanlar için kullanmaya karar verip giriştiği Homeless Homes Projesi, başta bireysel bir proje olsa da, çok kısa zamanda kolektif bir çalışmaya dönüşmüş. Proje, adı üzerinde, sokakta yaşayan insanlara birer minik çatı sağlamayı hedefliyor.
Projeye başlarken, çöplerde inşaat için kullanılabilecek ne çok şey olabileceğine dikkat çekerek her bir parçayı çöplerden toplayıp dönüştürmüş. İşin güzel tarafı onları öyle bir allayıp pullamış ki, herhangi bir parçanın atık olabileceği hiçbir şekilde akla gelmiyor. Hepi topu bir uzanmalık yeri olan bu minik, minicik evler, eminim özellikle Amerika gibi pek çok evsizin yol kenarlarında birer mukavva kağıt üzerinde kıvrıldığı bir yerde hem ciddi bir umut olmuştur hem de yeri gelmiş hayat kurtarmıştır. Çöpten toplanmış malzeme deyip geçmeyin, örneğin çamaşır makinesi kapağından yapmayı akıl ettiği pencereler, benim diyen tasarımda olmayan bir hava katmış.
Belli ki evlerin yapım aşamaları çok keyifli geçiyor, her birinin kendince bir ismi var: R2D2, Romen Çiftlik Evi gibi.. Yukarıda söz ettiğim çamaşır makinesi kapağından tutun da, ahşap paletlere, yatak iskeletlerinden, araba iskeletine kadar pek çok atık malzeme; boyanarak, yapıştırılıp birbirine çakılarak her biri birbirinden güzel minik evlere dönüşüyor. Peki bunlar birleştirilip minik ev tamamlandığında ne mi oluyor? Gregory biten evi sokağa taşıyor; birkaç fotoğraf çekiyor ve sonra dönüp gidiyor ki ev kendi yolunu bulsun.. "Bu aşamadan sonra söyleyebileceğim pek bir şey olmuyor. Her ev kendi hayatına başlıyor. Biri çalındı, biri yakıldı, biri komşunun bahçesine köpek evi oldu. Geri kalanların hepsi sokaklarda ve içlerinde evsizler yaşıyor." diye anlatmış bu süreci.
Projeye ilham veren hikayeyi ise şöyle anlatıyor: "Bana ilham veren bazı malzemeler bulmuş ve onları stüdyoda biriktirmeye başlamıştım. Bu malzemeleri kalıcı hale getirmek için ufak ufak bir araya getirip üzerinde çalışmaya giriştim. Bir hafta kadar sonra elimde, şehir ormanının istenmeyen meyvelerinden inşa edilmiş şahane bir 21. yüzyıl avcı evi vardı. Bu tasarım aylarca stüdyoda toz toplamaya devam etti. Yağmurlu bir gece, on yıllardır tanıdığımız Charlene adındaki evsiz bir kadın kapımı çaldı ve elimde ona verebileceğim bir muşamba olup olmadığını sordu. Olmadığını söyleyip içeri girdim. Fakat bu minik evin yanından geçerken kafama dank etti. Dışarıya koşup ona yarın gelip benden kendisi için minik bir ev alabileceğini söyledim. Ertesi gün Charlene ve kocası Oscar geldi, onlara bir grup anahtar ve bir şişe şampanya verip evi teslim ettikten sonra, onu sürükleyerek taşıyışlarını izledim. O kadar iyi hissetmiştim ki hemen ertesi gün yeni bir tane yapmaya başladım."
Ne güzel bir hikaye! İşin güzel tarafı, isteyen herkes projeye, ister maddi destek isterseniz fiziksel yardımda bulunabiliyor ve projenin bir parçası olabiliyor. Bu konuda ve proje hakkında daha detaylı bilgi için www.homelesshomesproject.org ziyaret edilebilir.
Hepimize ilham dolu günler!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder