3 Şubat 2014 Pazartesi

Aşkla Gelen Bir Hayal: Nick Olson&Lilah Horwitz'in Pencere Evi

"Bazı insanlar evlerin duvarlardan oluştuğunu söyler. Ben, evler pencerelerden oluşur diyorum." (F. Hundertwasser)



Bu kez bir evden söz etmekten çok, güzel bir aşktan söz edeceğim. Nick Olson ve Lilah Horwitz’in aşkından. Çok güzel başlamış, çok güzel bir hayalle sürmüş, sonra o güzel hayali gerçekleştirebilmiş bir aşktan.


Nick Olson, ilk buluşmalarında Lilah’yı Batı Virginia’da bir doğa yürüyüşüne çıkarmış. Öylece konuşup birbirlerini tanımaya çalışırlarken birden şahane bir günbatımına denk gelmişler. Öyle ki, “tam da bu noktada bir ev olsaydı, tüm cephesi camdan olsaydı, oradan günbatımını hep böyle izlemek ne güzel olurdu” diye düşünmeden edememişler. Ve işte hikaye böyle başlamış..


Nick bir fotoğrafçı, Lilah ise tasarımcı. Dolayısıyla akıllarına böyle güzel bir manzara karşısında, bu kadar basit ama bir o kadar şahane bir fikrin gelmesi şaşırtıcı değil.


Tekrar o ana dönecek olursak.. Herhalde o hayal, o görüntü o kadar etkili olmuş olacak ki, henüz üzerinden bir sene geçmeden işlerinden ayrılmış ve yola koyulup eski pencereler aramaya koyulmuşlar. Garaj satışlarını takip edip ve antikacıları dolaşarak pencere peşine düşmüşler. Birkaç hafta içinde gereken malzemeleri bulmuş ve Batı Virginia’ya dönüp tam olarak o hayali kurdukları yere “o evi” inşa etmişler; hayallerinin evini..


Evin pencereleri eski kullanılmış pencerelerden oluşuyor, ahşap kısımlar da yine eski parçalardan toplanarak yapılmış. Bu durumda içerideki mobilyalarında yeniden kullanılan, dönüştürülmüş eski mobilyalar olduğundan söz etmeye gerek yok. Isınmayı da eski bir sobayla sağlıyorlar.


Evin yalnızca fotoğraflarına bakmak bile insanın içini ısıtıyor, mutlulukları böyle iki boyutlu bir araca bile böyle yansıdığına göre, gerçekte çok daha büyük, çok daha etkileyici olmalı..


Tam istedikleri gibi gündüzleri doğal ışık dolu olan evleri; geceleri kendi ışığıyla ormanın içinde parıldıyor.. belki üzerine çok daha fazla şey yazılabilir, çok daha fazla cümle üretilebilir ama ben şimdilik yalnızca şunu diyebileceğim: mutlulukları daim olsun..



Son olarak eğer siz de onları, yaşamlarını daha yakından tanımak, maceralarını kendi ağızlarından dinlemek isterseniz Matt Glass ve Jordan Wayne’in çektiği kısa belgesel videoyu izleyebilirsiniz.


3 yorum:

  1. Muhteşem! Masal evi gibi. Film dekoru gibi. harika. Özellikle de gece, aydınlatılmış haliyle.
    Bayıldım!

    Yanlız işin garip yanı gidip "hayali kurdukları yere “o evi” inşa etmişler" demişsin ya... sonuçta ormanlık bir yer, sanki araziye öylece gelip yapmışlar gibi anladım. yoksa zaten kendi sahip oldukları bir arazi miymiş burası?

    YanıtlaSil
  2. Bi de saman ev diyosun yapmak istiyorum. Şimdi pencerelerden ev diyosun, onu da yapmak istiyorum.
    Olmuyo böyle!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ama cincüce, bunlar aklımız çelmek için ki hep zaten!
      aslında aynı soruyu ben de düşündüm, bu konuyla ilgili bir bilgi bulamadım. başta kendi arazileri değildi. bürokratik süreci nasıl yürüttüler bilmiyorum ama bir işgal sözkonusu olduğunu da düşünmüyorum. bir şekilde orayı satın alabilmiş olduklarını sanıyorum. ayrıntı öğrenirsem mutlaka paylaşırım :)

      Sil