Burası Heidi Vilkman’ın “Elaman Puu” (Hayat Ağacı) adındaki
küçük kulübesi. Tamamen el yapımı, iş makinelerinden ve yapay olan her şeyden
uzak tutulmuş; doğaya uyumlu bir anlayışla ve içinden geldiği gibi inşa edilmiş
küçük bir yuva aslında. Sanat eseri gibi, bir heykel gibi daha çok.. içinde
yaşanabilir bir heykel. Pek çok ekolojik inşa tekniğini kullanarak
gerçekleştirilmiş bir hayal.. Tüm malzemeler yerel ve tamamen ekolojik.
Heidi’nin işe başlangıç noktası öncelikle çevrede
kullanabileceği “doğal yapı malzemeleri”ni keşfe çıkmak olmuş. Finlandiya’nın
doğası gereği ahşap malzemelerde sıkıntı çekmediği gibi, kil de ana
malzemelerinden biri olmuş.
Aslında kulübenin fotoğraflarına baktığımızda pek de sürpriz
değil ama Heidi aslında bir sanatçı. Sanatsal yanını da rahatça evine
yansıtmanın üzerinde özellikle durmuş bu yüzden. Tam da bir sanat objesi gibi
davrandığını rahatça söyleyebilirim, Önce taslakları çizip, kendisi ve oğlu
için nasıl bir yaşam alanı inşa edeceğini kağıt üzerinde tasarlamış.
Kulübesinin inşasında kesinlikle beton kullanmak
istememiş. Temelde taş kullanmış.
Kullandığı büyük kütükler de katrana bulanıp bu zemine oturtulmuş.
Duvarların alt kısmı earthbag denilen içi toprakla
doldurulmuş küçük çuvalcıklarla yapılmış. Üzerinde ise yine kütükler ve samanlı kısım (daha önceden cob evlerde sık sık bahsetmiştim) bulunuyor. Iki tabaka arasında da huş ağacının kabuğu, bir yalıtım malzemesi olarak kullanılmış.
Earth bag’lerden oluşan alt kısmın yağmur suyundan korunması
için sonrasında etrafına taşlarla oluşturulmuş bir kat daha örülmüş.
Kulübenin çatısı, ahşap iskeletten oluşuyor, aslında tam
olarak kenet sistemiyle yapılmış. Böylece kendi kendini sağlam tutan bir çatıya
sahip olabilmiş.
Çatıda içerinin daha rahat gün ışığı alabilmesi için
dairesel bir boşluk bırakılmış. Böylece güneş ışığı, doğrudan evin içine
ulaşabiliyor. Finlandiya gibi bir coğrafyada bu, çok önemli olmalı.
Çatının ana
iskeleti yine toprakla örtülmüş, şimdi üzerinde bitkiler yetişebilen bir çatısı
var. hani diyoruz ya “başımı sokacak bir çatı olsun yeter”; işte Heidi bu
hayali bir tık daha ileri taşıyıp, başını sokabileceği yemyeşil bir çatıyı
kendi elleriyle inşa etmiş.
Tüm bunlardan sonra geriye evi “bezemek” kalmış. Heidi de
belli ki, bu konuda çok yetenekli biri. Gerçekten en nihayetinde bir masal evi
yaratmayı başarmış.
Hayat Ağacı’nın inşa sürecini, başından geçenleri, adım adım
neler yaptığını kendi sitesinde “neredeyse sonsuz bir yolculuk” başlığı altında
ayrıntısıyla anlatıyor.
Bloğun en tepesinde yazıya şöyle başlamış:
“bu blog, hayallerimi takip ederek Finlandiya’nın
kuzeyindeki bir ormanda küçük; tamamen kendi ellerimle, arkadaşlarımın
yardımıyla, mümkün olduğunca az para harcayarak ve yalnızca doğal-yerel
malzemeler (saman, ahşap ve kil) kullanarak bir eko-kulübe inşa edişim
hakkında.”
Keşke blogdaki tüm bu inşa sürecini aktarabilsem, ama
muhtemelen o durumda bitmeyen bir yazı olurdu. O yüzden tavsiyem, mutlaka bir
göz atın. Yeni doğum yapmış, küçük bir oğlu olan bir annenin tek başına –arkadaşlarının
ve ailesinin desteğiyle ama yine de tek başına- büyüttüğü bir hayali orada çok
daha iyi görebileceksiniz. Bu arada bir not: burası oldukça küçük ve coğrafya
gereği zor yaşanabilir bir yer. Heidi
Finlandiya’da yaşamıyormuş, ama orada gelip gittikçe güzel günler geçirebileceği, kendi kendini
büyüten doğal bir yuvası var. onun sözleriyle bitireyim: “mevsimler gelip
geçecek ama umuyorum ki benim küçük kulübem, tüm bu zamanda hayatımın ve içinde
doğduğu manzaranın bir parçası olarak
hep ayakta kalacak. Bozulsa, yıkılsa ya da yaşasa da bunu hep kendisini
çevreleyen doğa ile birlikte yapacak.”
*fotoğraflar www.naturalhomes.org ve cobdreams.blogspot.com'dan alınmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder