19 Mayıs 2013 Pazar

Teneke Evlere Alternatif Olarak Eco-cabanalar



Eco-cabana’lar mimar Kristofer Nonn’un Venezuela Santa Elena banliyöleri için hazırladığı, doğayla barışık alternatif konut tasarımları. Santa Elena’da çok sayıda insan uzun zamandır sağlıksız, insani koşullardan uzak teneke evlerde yaşıyorlar. Kristofer Nonn’un geliştirdiği alternatif modelse, tüm bu teneke evler arasında zihin açacak nitelikte. Sürdürülebilir eco-cabanalar, yerel malzemelerle inşa ediliyor ve içinde yaşayacak insanlar için çok daha insani yaşam koşulları sunmanın yanında, doğayla barışık bir anlayışla yola çıkıyor.
Hikaye, şöyle başlıyor: 2007’nin başlarında Belçika’da yaşayan Kristofer Nonn ve partneri Helen Lewis Martin, profesyonel yeteneklerini gelişmekte olan bir ülkede kullanmak istediklerine karar vermişken, idealist.org’da bir reklam ilanı görüyorlar. Ekolojik tasarımlar yapacak bir mimar aranan bu ilana online olarak başvuruyor ve altı ay sonra yola koyulup, Caracas’tan Santa Elena’ya uzanan 24 saatlik bir otobüs yolculuğunu da kapsayan uzun seyahatlerine başlıyorlar.

Santa Elena'nın teneke evleri

Santa Elena'daki basit teneke evler
Bu bölge altın ve elmas madenlerinin merkezi, aynı zamanda akaryakıt ticareti de yapılıyor. Yerel halk ise bu göz dolduran ticaret alanları içinde, insani koşullardan uzak, çok küçük teneke evlerde, yoksulluk içinde yaşıyor. Bu şartlarda Nonn, yalnızca bölgede bulunan yerel malzemelerden inşa edilecek, çevreye ve insana çok dahauyumlu, sürdürülebilir bir konut modeli geliştiriyor: Eco-cabana’lar.


Nonn, Eco-cabanaları tasarlarken, bölgede yaşayan yerlilerin sütunlar üzerine diktiği evlerden esinlenmiş. Başlangıçta, her biri 8 inç çapında beton kolonlar, temel görevi görecek şekilde toprağa yerleştiriliyor. Ahşap yerine beton sütun tercih etmesinin sebebi, termitler için caydırıcı olması.. Sütunların üzerine kurulan evler ise basit ahşap bir konstrüksiyona sahip. Malzeme için yerel kaynaklar kullanılıyor.

sütunlar üzerine oturan temel
Bölgeye cam getirmek biraz zor bir iş olduğundan, içeriye ışık girmesi için Nonn, alternatif ama çok da keyifli bir yol bulmuş; daha onceblogda sözünü ettiğim earthship’lerdeki gibi şişe duvarlar.. Nonn ve Martin, yol kenarlarını tarayarak, saga sola atılmış bira, likor şişelerini toplayıp şişe duvarlar yapmış. Böylece hem ışık sağlamışlar hem de rengarenk duvarlar elde edebilmişler. duvardaki şişelerin diğer bir özelliği de evi, çevrede sık yaşanan rüzgarların, şişelerin dışarıda kalan ağızlarından kaynaklanan tatlı bir sesle doldurması.


Bu esintiler kuzey ve güney cephelerde bulunan ve tamamı açılıp kapanabilir duvarlar sayesinde evin serinlemesini de sağlıyor. Özel hayatı korumak için ya da yağmur nedeniyle kapatıldıklarında ise, üst taraflarındaki boşluklar sayesinde içerisi havalanmaya devam ediyor.
Evin her iki yanındaki verandalar, ev sakinlerinin çevrede yaşayan vahşi köpekleri, yılanları korkmadan ve eve girecekleri endişesi yaşamadan gözlemleyebilmesini sağlıyor.


Çevrede daha önceden kullanılan teneke evlerde olduğu gibi, çatıda çinko levhalar kullanılmış. Fakat biçim olarak kelebek kanatları formu kullanılmış. Böylece alt taraflardaki kıvrım, oluk görevi görerek, olukların hemen altına yerleştirilmiş varillerde yağmur suyunun toplanabilmesini sağlıyor. 

çinko çatı
İçerisi iki yataklık bir odadan ibaret. İki adet aydınlatma kullanılıyor ve ortak kullanılan banyolar evlerin yakınında bulunuyor. Duvarlardaki raf sistemleri de günlük yaşamı kolaylaştırmak için düşünülmüş..


Bu çalışmaları sürdürürken, Santa Elena’da evlenen Nonn ve Martin de bir süre eco-cabanalarda yaşayıp, bu basit ama ihtiyaçları da karşılayabilen evlerden çok etkilenmişler, ta ki Nonn bir sağlık sorunu yaşayıp bölgeden ayrılmak zorunda kalana kadar.
Görüldüğü gibi eco-cabanalar, yoksul halkın en temel ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde yalnızca çevreden elde edilebilecek malzemelerle inşa ediliyor. Böylece bölgede yaşayan ve yalnızca tenekeden yamalı kutucuklar inşa edip yaşayabilecek ekonomi düzeyine sahip insanlar için de oldukça ulaşılabilir ve teneke evleri kadar kolay inşa edilebilir bir tasarım çıkmış ortaya. Bölge halkı için en önemlisi bu, çünkü vakit, çevresel koşullar ve maddi imkanlar oldukça kısıtlayıcı. Bu şartlarda elde edilebilecek en iyi barınağın teneke kutucuklar olmadığını göstermek açısından eco-cabanalar oldukça işe yarar tasarımlara sahip.  Ne kadar küçük olurlarsa olsunlar, açılıp kapanabilir kuzey ve güney cephesi sayesinde hem çevreye çok daha kolay adapte olabilir, hem dar iç mekanı daha geniş algılayabilirken, gerektiğinde kapatarak özel yaşamlarını da sürdürebilme şansına sahipler.


Nonn da bu tasarımların doğayla barışık, sürdürülebilir ve çok daha iyi yaşam şartları sunan yeni tasarımlara ilham verebileceğini umuyor. Gerçekten de geliştirilmeye açık böyle tasarımlar, dünyanın dört bir tarafında, benzer ekonomik ve iklimsel şartlarda yaşayan insanlar için umut vadeden düzeyde. Bölgelerin doğal şarlarına göre değiştirip geliştirilebilecek bu gibi temel ihtiyaçlara cevap veren, basit ama sürdürülebilir yapılar dünyanın dört bir tarafına yayılabilir ve teneke kutularda, camsız penceresiz evlerde, hijyenden son derece uzak sağlıksız koşullarda yaşayan insanlar için yeni birer kapı açabilir. Bana kalırsa Nonn gibi bu işle profesyonel anlamda ilgilenen mimarlar ya da tamemen kendi evlerini inşa etmek için kolları sıvayan hevesli insanların yaptığı en önemli şey de aslında hepimiz için bu yeni kapıları açabilmeleri..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder